|
|
Ýmha olunan mallarýn girdi KDV'si ve sorumlularý
Geçen ay, 05.12.2009 günlü Resmi Gazete'de, Maliye Bakanlýðý'nca yayýmlanan 113 seri No'lu Katma Deðer Vergisi Genel Tebliði ile "Kullaným Süresi Geçen Veya Kullanýlamayacak Hale Gelen Mallara Ýliþkin Yüklenilecek KDV" baþlýðý altýnda, bu konuda bir düzenleme yapýldý.
Bu yazýmýzda, özellikle ilaç ve gýda sektörünü yakýndan ilgilendiren bu teblið açýklamasýný irdelemek istiyoruz.
Maliye Bakanlýðý bu düzenlemesinde, Gelir Ýdaresi Baþkanlýðý'na intikal eden olaylardan bu konuda tereddüde düþüldüðünün anlaþýldýðý gerekçesi ile özetle þu açýklama yer almýþtýr.
"Mükelleflerin faaliyetlerine iliþkin olarak stoklarýnda mevcut olan ancak kullaným süresi geçen veya bir baþka nedenle kullanýlamayacak durumda olan mallarýn, ilgili mevzuat uyarýnca teþkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda, KDV Kanunu'nun (30/c) maddesi hükmü uyarýnca, kullaným süresi geçen veya bir baþka biçimde kullanýlamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduðundan, mükelleflerce bu mallarýn iktisabý dolayýsýyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapýlmasý da mümkün bulunmamaktadýr.
Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapýlan KDV'nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No'lu KDV beyannamesinin "Ýlave Edilecek KDV" satýrýna dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarýndan çýkarýlmasý gerekmektedir."
Maliye Bakanlýðý'nýn bu düzenlemesi özellikle anýlan sektörlerde çok büyük sýkýntýlara yol açmýþtýr.
Aslýnda uygulamada, bakanlýðýn belirttiði gibi bir tereddüt yoktu. Çünkü bu konuda idari görüþ, çeþitli illerin Maliye Bakanlýðý, defterdarlýklarý, vergi dairesi baþkanlýklarý tarafýndan verilen ayný yöndeki özelgelerle açýklýða kavuþturulmuþtu. Bakanlýk, bildiðimiz kadarýyla 2002'de verdiði görüþten bu yana, ayný yönde baþkaca özelgeler de vermiþti. Bu özelgelerin hepsinde özetle, "Kullaným süresi geçen veya bir baþka biçimde kullanýlamayacak hale gelen ve imha edilen mallarýn iktisabý dolayýsýyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapýlmasý mümkündür" denilmekteydi.
Aslýnda uygulamada deðil de galiba bakanlýkta oluþan tereddüt sonucu oluþan bu görüþ deðiþikliðinin gerekçesinde herhangi bir yasa deðiþikliði de yoktur. Bakanlýðýn ve taþra teþkilatýnýn özelgelerini oluþturduðu yasa hükmü, bu defa aksi yoruma dayanak oluþturmuþtur.
Üstelik önceki görüþ yargý tarafýndan da benimsenmiþ görüþtü. Danýþtay 9. Dairesi E. 2002/3313 K.2004/4389 sayýlý kararý ile "kullaným süresi geçtiði için takdir komisyonu kararý ile deðeri (0) olarak belirlenen ve vergi idaresinin bilgi ve gözetiminde imha olunan ilaçlarýn girdileri için ödenen KDV'nin KDVK'nýn 30/c maddesi uyarýnca zayi olan mallar için yüklenilen KDV olarak yorumlanamayacaðýna ve dolayýsýyla indirilebileceðine" karar vermiþti.
Bu yazýmda bu görüþlerden hangisinin doðru olduðundan çok (bu konuyu bir baþka yazýma býrakýyorum), görüþ deðiþikliðinin bizzat kendisinin üzerinde durmak istiyorum.
Üç-beþ yýl sonra ayný yasa hükmünün nasýl yorumlanacaðýnýn garantisinin olmadýðý da böylece anlaþýlmýþtýr. Bu þekilde görüþ deðiþiklikleri hukuk güvenliðini ve hukuki istikrar ilkelerini açýkça zedelemekte, mükellefler giderek önlerini daha göremez hale gelmektedir.
Üstelik bakanlýk bu görüþ deðiþikliðini, daha doðrusu mükellefler için baðlayýcý tarzda yaptýðý bu açýklamayý, tarh zamanaþýmý süresince geri götürmüþ ve pek çok þirketten daha önceki imha tarihleri itibariyle KDV beyannamelerini düzeltmelerini istemiþtir. Þirketler de bu konuda incelenme riski altýna girmiþtir.
Pek çok þirket, yargý yoluna gitmeyi tercih etmezse, bu düzeltmeyi yapacak ve hiç yoktan, yüklü bir gecikme faizi ödeyecektir. Özelge almýþ olanlar ile piþmanlýk talepli müracaat edenler ceza riski ile karþýlaþmayacaklarsa da ihtirazi kayýtla beyanname verenler piþmanlýk talep edemeyecekleri için (çünkü içtihatlarda benimsenen aðýrlýklý görüþ, piþmanlýk ile ihtirazi kaydýn bir arada olamayacaðý yönündedir) ceza riski de taþýyacaklardýr.
Gecikme faizinin oranýnýn fahiþliði, enflasyon ve piyasa faiz hadlerine nazaran yüksekliði ise zaten herkesçe bilinmektedir. Üstelik bu ödenen faiz gider de yazýlamayacaktýr.
Ticaret þirketlerinde bu derece yüksek zararlar yaratmaya hiç kimsenin hakký olmadýðý gibi, bu davranýþlar ayný zamanda giriþimciliði zedeler, yabancý sermayeyi ürkütür.
Eðer bakanlýk, bu görüþü benimsiyorsa, gözden geçirmeyecekse, hiç olmazsa bu görüþün bundan sonrasý için uygulamaya esas alýnacaðýný açýklamalý, geçmiþi karýþtýrmamalýdýr.
Eðer geçmiþ gözden geçirilecek, þirketlerin KDV beyanlarýný düzeltmeleri istenecekse, o halde bu özelgelerle uygulamayý yanlýþ yönlendiren veya yazdýðý kitap yahut makalelerle bakanlýk görüþü þeklindeki açýklamalarý ile uygulamacýlarý yanýltanlar hakkýnda da iþlem yapýlmasý ve sonuçlarýnýn kamuoyuna açýklanmasý gerekmektedir.
Eðer eski görüþ yanlýþ, yeni görüþ doðru ise bu kiþiler, þirketlerin yüksek gecikme faizi ve/veya ceza gibi mali yükümlülüklerle karþý karþýya kalmalarýnýn ve yine þirketlerin yeni görüþe göre yarattýðý Hazine zararýnýn sorumlusu durumundadýrlar.
Aksi halde bürokrasi, ayný yasa maddesine dilediðince yorum yapmaya ve sonra dilediðince görüþ deðiþtirerek herkesi borçlu duruma düþürmeye, hukuk adýna devam edecektir. Bumin Doðrusöz
|
|
|
|
|